10 Mart 2010 Çarşamba

Baek-man-jang-ja-wa gyeol-hon-ha-gi/Bir Milyonerle Evlenmek

Sonunda bayağı çileden sonra bitirmiş bulunmaktayım:) Araya o kadar çok şey girdi ki izleyecek bitmedi bir türlü. Yukarıdaki ismi niye yazdım, çünkü ingilizce isimlerini yazınca tuhaf gelmeye başladı. Kore dizisi izliyorum ama ingilizce ismini yazıyorum... Neyse efenim, gelelim fasülyenin faydalarına.

Bir kere farklı bir konu izlemek isteyenler bu konudan uzak dursun. Çünkü konu, Türk sineması tarafından çokça işlenmiş birkaç konunun sıkı bir birleşimi. Ama tabii Kore dizilerinin şöyle bir avantajı var ki bizim diziler gibi coşup sulandırmadıkları için "bi de get, başlarına gelmedik bi bu gelmişti" diyebileceğiniz şeylere o kadar da söylenmiyorsunuz. Yoksa hikaye epey ağdalı...

Ay nasıl anlatsam nerden başlasam... Şimdi malum, Kore dizisi, klasik bir örgü var: Bir kız, bir oğlan, onlara aşık başka bir kız ve bir oğlan daha... Han Eun-young bankada çalışan, savurganlık örneği üvey annesi ve üvey kardeşiyle yaşayan bir kızımız. O kadar ki burunları borçtan çıkmıyor. Neyse bir gece kardeşinin yüzünden barda bir kavgaya karışıyor ve birileriyle kavga ediyor.O arada Kim Young-hoon ile karşılaşıyor. İkisi lisede küçük bir zaman okul arkadaşı olmuşlar. Birbirlerinin ilk aşkları... Lisede Han Eun-young, Kim Young-hoon'a mektup yazmış, ama karşılığını bulamadığından utançla hatırlıyor. Fakat Kim Young-hoon da aşık aslında belli edememiş. Sonrasında okul değiştirmişler, taşınmışlar filan. Ha bu arada Kim Young-hoon da ailesi üzerinde acayip sorumluluk hisseden, hazır sorumluluk hisseden biri bulunmuşken abisi ve babası tarafından paso ezilen ama yine de saygıda kusur etmeyip günde 5 işte çalışmaya devam eden bir adam. Kısaca erkek pollyanna, Erol Taş tarafından ezilen Sezerciğin Koreli olanı... Neyse tekrar karşılaşıyorlar filan, önce kız kaçmaya çalışıyor utancından, sonra araları düzeliyor. Ama olay şu ki bir de televizyon yapımcısı bir ajushimiz var, Yoo Jin-ha. Bir yarışma düzenliyor, Bir Milyonerle Evlenmek diye. Bu yarışmada züğürt olan ama milyoner taklidi yapan bir genç adamla bir miktar kız evlenmeye çalışıyor. Yarışma değil reality şov yani, gerçekten var olsa sosyoloji tezi çıkar. Şovun sonunda da soracak adam seçtiği kıza "para mı ben mi?" diye. Milyoner rolünü oynayacak genç adam olarak Young-hoon seçiliyor, ilk aşkı olarak da yarışmaya Eun-young çağırılıyor. Neyse yarışmaya katılıyorlar, zaten körüklenmek üzere bekleyen eski bir hikaye var, tekrar aşık oluyorlar. Bu arada ortalıkta milyoner eğitmeni ve yarışmanın sunucusu kızımız Jung Soo-min var. ha bu arada bir de kötü adamımız var, dğer yapımcı Jung Sung-sik var. Jung Sung-sik'in katakullesi yüzünden bizim kız, bizim oğlana(ay kusura bakmayın her seferinde isim yazamıyorum) kıyametleri kopartıyor yalan söylediği için. Bizim Sezercikte gurur yapıyor, "Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı" demek üzere özür dilemiyor kızdan. Ama yine de böyle intikam alayım, Hülya Koçyiğit kılıklı kızımızı sürüm sürüm süründürmek değil niyeti(Evladım bundan böyle senin ismin Sezercik, kızım senin isminde Hülya olsun); tamamen iyi niyetli duygularla kızın karşısında güçlü bir erkek olarak çıkmak istiyor. Zira ezik ezik dolaşmaktan o da bıkmış. Gerçi ezik, hani kandırdığı için neyse, ama zengin ve güçlü olmadığı için özür diler mi insan? Bizim Koreli Sezercikte "zengin ve ünlü olup geleyim, o zaman seveceksin beni, sevdiricem kendimi" anlayışı var. Kendine özgüven dipte anacım. Program bitince yalandan ilişkilerini sürdürmek zorunda kalıyorlar. Ama bu arada bizim Sezercik'le Hülya'ya kimler aşık oluyor bilin bakalım:) Arım Balım Peteğim'de Bora Ayanoğlu Türkan Şoray'a aşık arakadaşı rolündeydi. Aşıktır, kötülüğü yoktur, kıza sürekli yardım eder, bir de dürüsttür, kesinlikle aşkını gizlemez; aha işte Prodüktör Yoo'da aynen öyle(Senin adın bundan böyle Bora olsun yavrum). Dizideki abartmıyorum, en harbi karakter. Gizlemek yok, saklamak yok, arkasından iş çevirmek yok; içinden ne geçiyorsa patır kütür söylüyor ve yapıyor. Hülya'ya aşık tahmin edebileceğiniz gibi... Diğer çaprazda ise kızımız Soo-min var ki kendisini yeşilçam karakterlerinden birine benzetemediğimden isim de bulduramadım. Zira kanımca ne idüğü belirsiz. İyi gibi duruyor, ama pek değil. Bizim Hülya'nın yüzüne gülüp gülüp arkadan iş karıştırıyor ve tabii Sezercik'e aşık. Ama sorsan kötü de değil. Şimdi Sezercik diyorum diye aklınıza yaşça küçük biri gelmesin. Dediğim gibi kendisi Erol Taş kılıklı aile üyelerine ses çıkarmayan temiz yüzlü Kore delikanlısı. Tabii şimdi muhtemelen soracaksınız, temiz yüzlüsünü geçtim bir Kore delikanlısıyla adam gibi tanıştın mı diye. Evrensel bir temiz yüzlülüğü var.
Ay neyse, bizimkilerin başına gelmeyen kalmıyor. Soo-min, bizim oğlana batsın da bana gelsin diye etmediğini bırakmıyor Sung-sik'le beraber. Koreli Bora'nın çabasını çok takdir ediyorum, zira kıza yardım ediyor, kız üzülmesin diye bizim çocuğa yardım ediyor, bu arada kendi hayatını da alt üst ediyor. Bir tepeye çıkıyorlar, bir iniyorlar, bizim kızın neredeyse orospu olarak adlandırılacak bir pozisyonda ismi çıkıyor, ikisi birden dibe vuruyorlar, sonra tekrar çıkıyorlar... Özetle başlarına gelmedik kalmıyor anacım. Ama o kadar sulandırmadıklarından çok da göze batmıyor. Ha nereye koyarsın bunu ey Canan, Kore dizileri arasında dersen; eh idare eder derim. Süper değil, ama kötü de değil. Başrolde Boys Before Flowers'ta Goo Joon Pyo'nun biricik çatlak ablasını oynayan Kim Hyun Joo var. Kanımca onun hatrına bile izlenebilir.